İstanbul'un Üsküdar ilçesinde meydana gelen trajik olay, toplumda büyük bir infiale neden oldu. İki çocuk annesi 35 yaşındaki Z. A., eşi O. A. tarafından silahla vurularak hayatını kaybetti. Olay, genç kadının yaşamını kaybetmesine ve birçok insanın bu dehşet verici şiddet olayına dair soru işaretleriyle dolu kalmasına sebep oldu.
Olayın detaylarına göre, Z. A. ve O. A. çifti, İstanbul’un kalabalık bir mahallesinde yaşamaktaydılar. Çiftin evinde akşam saatlerinde başlayan tartışmanın sebebi henüz net olarak bilinmiyor, ancak komşularının ifade ettiklerine göre gürültü ve bağırışlar duyuldu. Olaydı gören bazı komşular, zaman zaman çift arasında huzursuzluk olduğunu ifade ettiler. Ancak bu derece bir şiddetin yaşanacağı akıllarından geçmemişti.
O. A.'nın, Z. A. ile tartıştığı esnada aniden silahına sarıldığı ve ateş ettiği bildirildi. Saldırının şiddeti, genç kadının olay yerinde hayatını kaybetmesine yol açtı. Komşuların hemen polisi araması sonrasında güvenlik güçleri ve sağlık ekipleri olay yerine intikal etti. Ancak, Z. A.’nın sağlık durumu müdahale edilmesine rağmen kurtarılamadı.
Bu tür olaylar, Türkiye'de sıklıkla karşılaşılan toplumsal cinsiyet temelli şiddetin bir örneğidir. Kadın cinayetleri, ülkemizde son yıllarda artarak devam etmekte. Bu tür vahim olaylar, sadece mağdurların ailelerini değil, aynı zamanda toplum genelini derinden etkiliyor. Üsküdar’da gerçekleşen bu cinayet, birçok sivil toplum kuruluşunun ve kadın hakları savunucularının dikkatini çekti. “Artık yeter! Kadınlar öldürülmesin!” diyerek sosyal medya üzerinden kampanya başlatan kadın grupları, adaletin sağlanması için çağrıda bulundu.
Peki, bu tür olayların önlenmesi için ne gibi adımlar atılabilir? Uzmanlar, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, farkındalık yaratılması ve eğitim programlarının artırılması gerektiğini savunuyor. Her yıl binlerce kadın, eşleri veya eski partnerleri tarafından şiddete maruz kalmakta; birçok kadın bu durumu sessizce yaşamak zorunda kalıyor. Şiddete uğrayan kadınların korunması ve desteklenmesi toplumun en önemli önceliklerinden biri olmalıdır.
Olayın ardından O. A., polise teslim olmuş durumda. Şu an soruşturma devam ediyor. Olayın arka planı ve detayları gün yüzüne çıkarken, birçok kişi soru işaretleriyle dolu bir şekilde bu trajik durumu izlemeye devam ediyor. Öte yandan, hayatları boyunca bu tür olaylarla mücadele eden kadınlar, bu cinayetin sadece bir istisna olmadığını; aynı zamanda toplumda kanayan bir yara haline geldiğini vurguluyor. Z. A.'nın hayatını kaybetmesi, toplumda farkındalığı artırmak ve kadın hakları konusunda daha fazla adım atılmasının gerekliliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
İstanbul'da yaşanan bu trajik olay, her birimiz için bir uyanış ve harekete geçme çağrısı niteliği taşıyor. Kadına yönelik şiddetin son bulması, sadece yasaların değil, toplumun tüm kesimlerinin ortak bir sorumluluğu olmalıdır. Adaletin yerini bulması ve benzer olayların bir daha yaşanmaması temennisi ile, Z. A.'ya Allah’tan rahmet, ailesine başsağlığı diliyoruz.